Bilge Tanrıkulu

GÖKÇEADA

GÖKÇEADA

BİLGE TANRIKULU

Huzuru fısıldayan ada:

Bir ada tutkunu olarak yaza ve güneşli günlere duyduğum özlemimi bir nebze gidermek için bu ay düştüm yollara. Kabatepe’den kalkan sabah vapuruyla martıların eşlik ettiği bir yolculuğun ardından bakir toprakları, el değmemiş doğayı görünce gözlerim kamaştı. Kalabalıklardan yorulmuş ruhlara bir terapi seansı adeta, denizle çevrili sakin bir dünya olan bu ada.

Gökçeada’nın asıl yerlileri Rumlar ve adanın merkezinde oluşturulan müzede de Rumların adaya dair anlattıklarını, geçmişten kalan tatlı hülyaları dinler gibi dinliyorsunuz. Adanın mutfağı, geçim kaynakları, giyim tarzı, eğitim öğretimi hakkında pek çok bilgiye sahip olabilirsiniz bu müzede. Bilmediğiniz yemek tariflerini alıp adadan dönünce misafirlerinize adadan bir armağan verebilirsiniz, adanın geçmişten beri geçim kaynağı olan süngerlerden almayı da unutmamalısınız. Adanın bu mevsiminde denize girmek için değil de Gökçeada’nın samimi, doğal köylerini görmek için gidin. Taş evleri, kiliseleri, üzüm bağları, peynir imalathaneleri, balıkçıları ve tavernalarıyla aklınızdan çıkmayacak bir görsel şölenle karşılaşacağınızı söyleyebilirim. Adanın ismini badem ağaçlarından alan köyü olan Bademli Köyün sokaklarında kaybolmayı, adanın taş evleriyle dikkatçeken limanı Kaleköy’de gün batımını izlemeyi de unutmayın.
Piri Reis’in Gökçeada’yı ziyaret ettiğinde öve öve bitiremediği, zamanında Türkiye’nin en kalabalık köyü olan Dereköy’ü de mutlaka gezin. Bu köyde geçmişte pek çok sinema, peynir imalathanesi varmış ancak nüfus azalınca buralar da bir bir kapanmış. Adada kalan son Rumlar da Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası göç edince terk edilmiş halde kalan bu ada bazı Rumların 2000li yıllarda geri dönmesiyle küllerinden yeniden doğmuş. Gökçeada Türkiye’nin en büyük ve ilk cittaslow adını alan adası. Adaya geldiğinizde de karşılaştığınız “Yavaşlayın, Gökçeada’dasınız” tabelası da bunu bir kez daha vurguluyor. Adada yaz aylarında rüzgar sörfü de yapılıyor, pek çok sporcuyu ağırlayan ada, aynı zamanda sualtı parkına da sahip, Akdeniz foku gibi türler de adanın eşsiz maviliğinde yaşamını sürdürüyor.
Adanın sunduğu özgürlüğe, sakinliğe ve huzura hazırsanız bu seyahati hakkettiniz demektir. Bırakın Gökçeada muhteşem doğası, uzayıp giden sahilleri ve topraklarının bereketiyle sizi sarıp sarmalasın, manzaraları ve günbatımlarıyla gözlerinizi kamaştırsın.
Adanın hikayesiyle tanışırken kendi hikayenize doğru bir yolculuğa sizi davet ediyorum.

Gökçeada’dan sevgilerimle…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

%d blogcu bunu beğendi:

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL